Deney 3: Mobil Reklam Modeli - Net Deney

Deney 3: Mobil Reklam Modeli - Net Deney

"'Verdikçe alırsın' Bunlar yalnız sözcük değil. Bunlar kanundur.....



"'Verdikçe alırsın' Bunlar yalnız sözcük değil. Bunlar kanundur. Sen onları yaşadıkça ve onları eyleme döktükçe, ne kadar iyi işlediklerini de göreceksin. Sen sahip olduklarından vermeye başladıkça, sana çok daha fazlasının verildiğini göreceksin. Hiçbir şeyden korkma, hiçbir şeyi tutma, yalnızca ver ve yaşamaya devam et. Açık, cömert bir kalp her şeyin en iyisini sana çeker. Bırak kalbin açık olsun, cömert olsun ve hiçbir şeyi tutma ki vermenin ruhu daima orada olabilsin. Vermen gerekenin kıymetini takdir et ve sonra da ver, ne olursa olsun ver, çünkü her hediye verildiğinde, bu bütünün tamamlanmasına yardımcı olur. Başka birinin hediyeleri senden almasını bekleme, sen sahip olduklarını vermek için hevesli ol. Sen bunu yaptıkça, puzzle'ın parçalarının yerine oturup bütün resmi oluşturması gibi bunun da bütünün içinde uygun olan yerine yerleştiğini göreceksin."

İçimizdeki Kapıları Açmak - Eileen Cady



Yaşlanma düşüncesi her hücreye düşük frekanslı elektrik kıvılcımı gönderir.




Yaşlanma düşüncesi her hücreye düşük frekanslı elektrik kıvılcımı gönderir. Elektrik hızı yavaşladıkça bedenin çevikliği azalır. Çünkü bedenin kendini yenileme ve onarma yeteneği azalır. Böylece yaşlanma başlar ve bunu bedenin ölümü izler.
Bedeninizin kendini iyileştirebileceğini bildiğiniz anda, bu düşünce zarar görmüş bölüme, merkezi sinir sistemi yoluyla büyük bir elektrik kıvılcımı gönderir. Bu her hücredeki DNA faktörünün, hücreyi kusursuz bir biçimde kopyalamasına ve yenilemesine neden olur.

Bu şahane bilgi için "beynimdeki yabancıya" teşekkürler

Yeni dünyanın en haklı öğretisi: “Daha çok satın alma, daha çok yaşa”



Bir dönemin kült filmi Fight Club’ın o mottoya dönüşen repliğini hepimiz çok iyi hatırlıyoruz değil mi?: “Sahibi olduğun her şey, gün gelir sana sahip olur” İşte bu iddialı film repliği, o dönemin dünyasında çok uygulanabilir gelmese de, şimdilerde yaşamın özü sahip olmak değil, deneyimlemek olarak tanımlanıyor.

Peki siz gözünüzle şöyle bir taradığınız, PDF formatındaki kredi kartı ekstrenizin detaylarına en son ne zaman baktınız? Sadece iktisadi planlama yapmaya değil, kendinizi eğilimleriniz ve hayat görüşü üzerinden değerlendirmeye de yarayan bu harcama dökümlerinize detaylıca bakmanızı öneriyoruz. Neden mi? Çünkü eğer, emeğinizle kazandığınız parayı, “daha çok yaşamak” yerine “daha çok sahip olmak” için kullanıyorsanız bir yerlerde yanlış yapıyorsunuz demektir. Bunu sadece biz değil, birçok akademik çalışma da söylüyor:

Colorado University’den Leaf Van Boven ve Cornell University’den Thomas Gilovich’in, 2003 yılında başlayıp tam 12 yıl boyunca ortak yürüttükleri bir araştırmaya göre, insanlar daha çok sahip olmak yerine daha çok deneyim yaşadıkları takdirde, mutluluk ve tatmin oranlarında ciddi bir artış gözlemleniyor. Özetle bu araştırma bizlere “Mutlu olmak için son model bir BMW ya da Apple’ın en yeni ürününü almayı beklemeyin. Çünkü mutluluk, algılarınızın sınırlarına dahil olan yeni deneyimlerde gizli” diyor.

Sahip olma kısır döngüsü



Pek çoklarına göre, mutlak mutluluğa erişmenin anahtarı, normal şartlarda hayalini bile kuramayacağımız büyük bir paraya kavuşmaktır. Yani her sene umutla beklenen yılbaşı çekilişlerinin ve loto oyunlarının bu kadar rağbet görmesi tam da bu sebebe dayanır. Peki aslında “Büyük bir malikane, lüks arabalar, mücevherler, şık bir tekne, hatta bir özel uçak alacağım” hayallerinin gerçeğe döndüğünde mutluluk garantisi vermediğini söylesek?

İşte bu duruma “Easterlin Çelişkisi” deniyor. İktisat profesörü Richard Easterlin’in ortaya attığı bu teoriye göre: “Yüksek gelir, mutlulukla pozitif bir korelasyon içinde olsa da; uzun dönemde gelir artışı mutluluk artışına yol açmaz.” Bu paradoksu kanıtlayan pek çok anket ve araştırma mevcut. Ayrıca psikologlara göre, satın alınan materyal ve malların getirdiği ağır sorumluluklar ve bu varlığı koruma dürtüsü kişiyi anksiyete eğilimli bir ruh haline sokuyor.

Daha çok satın alma, daha çok yaşa!

Yazımızın başında söz ettiğimiz araştırmaya dönecek olursak, 2003 – 2015 yılları arasında 25 – 35 yaşlarında olan kesimin tüketim alışkanlıkları ile şimdiki Y kuşağının tüketim alışkanlıkları arasında oldukça keskin farklar var. Dönemin dünyasında daha çok alışveriş yapmak, daha pahalı restoranlara gitmek ve gayrimenkul yatırımları yapmak popülerken günümüzde bu alışkanlıklar yerini, daha çok seyahat etmeye ve ilginç hobi & alışkanlıklar edinmeye bıraktı.

Örneğin artık minimum bütçeyle maksimum yer görmeye imkan sağlayan seyahat planları Y kuşağının olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Ya da doğum günü / özel günlerde pahalı materyaller armağan etmenin devrinin çoktan geçtiğini söyleyebiliriz. Bunun yerine Y kuşağına mensup gençleri, sevdiklerine workshop, sergi ve konser davetiyeleri ve hatta uçak biletleri armağan etmeyi tercih ediyorlar. Çünkü “anı yaşamak” ile ilgili bilinçlenen yeni dünyanın gençleri, bunun daha çok satın almakla değil, daha çok tecrübe etmekle mümkün olabileceğinin farkındalar.



Peki daha sade ama daha dolu ve mutlu bir yaşam için neler yapmak gerekir?

Tasarım ev eşyalarına binlerce Lira vermek yerine, bu eşyaların günün birinde eskiyeceğini aklınızdan çıkarmayın ve tasarruf edin. Daha az eşyaya sahip olmak size paha biçilmez bir özgürlük hissi aşılayacaktır. (Ettiğiniz tasarrufu dünyayı gezmek için harcamaksa işin en tatlı kısmı olabilir!)
Giysi, ayakkabı, aksesuar, kozmetik vb… Bu tip eşyalarınızı gözden geçirin ve gerçekten sık kullandıklarınız dışında kalanları ayırıp 2. El eşya satışı yapmaya imkan tanıyan internet sitelerinde satın. Kim bilir belki buradan elde edeceğiniz geliri yeni edineceğiniz hobinizi geliştirmek için kullanabilirsiniz!
Teknoloji ve otomobil alışverişi konusunda ölçüsüz davranmayın. Çünkü satın alacağınız otomobilin temel amacının sizi gezdirmek; alacağınız bilgisayar / tabletin temel amacının size yeni dünyaların kapılarını açıp sizi eğlendirmek olduğunu unutmayın. Bu tip materyallere gereğinden fazla para harcadığınızda, bunların keyfini sürmek yerine boyunuzu aşan fatura ve taksitlerle uğraşmak zorunda kalırsınız.
Sadece bir defa ya da dönemsel olarak kullanacağınız eşyaları satın alıp sonra bir köşeye atmak yerine, bu eşyaları ödünç almayı / kiralamayı düşünün. “Paylaşım ekonomisi” işte bu tam da bu yüzden var!


Kaynak:https://jabiroo.com/yeni-dunyanin-en-hakli-ogretisi-daha-cok-satin-alma-daha-cok-yasa-20254/blog/gezi

Dobralık mı patavatsızlık mı?



Ben dobrayım içimdeki neyse dışımda o..

Dobrayım ama ben diyerek öyle canımızın istediği gibi konuşma hakkımız yok.
Dobralıkla patavatsızlığı birbirine karıştırıyor bazılarımız..
Bir insan söyleyeceği şeyin nereye varacağını hesap etmelidir. Her şey her yerde söylenmeyebilir. Karşınızdakine rahatsızlık verebilir zor duruma sokabilirsiniz, bunlar da düşünülmeli..
Dolayısıyla karşınızdaki de size hoşlanmayacağınız tepkiler verebilir.
İstediğini söyleyen istemediğini işitir.


BASİT YAŞA MUTLU OL-




Birisinin hatası için kendini cezalandırmak aptalcadır..
"Sadece kendi davranışlarınızı kontrol edebilirsiniz. diğerlerinin değil" gerçeğini tartışmasız kabul edin. 
Ne kadar büyük ve acı verici olursa olsun sorunu kabul edip yüzleşin. Üzüntüyü çekmeden çözüp üretip güçlenmeniz mümkün değildir!
Geçmişe saplanıp kalmayın değiştiremeyecekleriniz için yanıp yakılmak, pişmanlık duymak faydasızdır.
Esneme ve uyum yeteneklerinizi geliştirin. Katı prensipleri olmak kişilik gücüne işaret etmez. Temel özelliklerinizi koruyarak değişime açık olun.Sevdiğiniz insanların değişimi için fırsat tanıyın.



Ülkemizin geçtiği bu zorlu süreçte selameti ve feraha çıkması için toplu çalışma

* facebook sayfasında ve grubumuzda yapılan çalışmaları istek üzerine bloğa da ekledim


Tüm dualarımız askerimizle.. Fetih suresinin ilk 4 ayetini okuyarak bir niyet zinciri başlatıyoruz okuyanlar yoruma bildirirse sevinirim.

Oturduğumuz yerde elimizden gelenin en iyisi -vereceğimiz en büyük destek DUALARIMIZDIR.
Allahım tüm askerimizi, güvenlik güçlerimizi, devletimizi milletimizi birlik ve beraberliğimizi korusun. Güvende emniyette ve selamette kılsın.



1. İnna fetahna Ieke fetham mübına
2. Li yağfira IekeIIahü ma tekaddeme min zembike ve ma teahhara ve yütimme nı'metehu aIeyke ve yehdiyeke sıratam müstekıyma
3. Ve yensurakeIIahü nasran azıza
4. HüveIIezı enzeIes sekınete fı kuIubiI mü'minıne Ii yezdadu imanem mea ımanihim ve IiIIahi cünudüs semavati veI ard ve kaneIIahü aIımen hakıma




ANLAMI:

1. Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik.
2, 3. Ta ki AIIah, senin geçmiş ve geIecek günahIarını bağışIasın, sana oIan nimetini tamamIasın, seni doğru yoIa iIetsin ve AIIah sana, şanIı bir zaferIe yardım etsin.
4. O, inananIarın imanIarını kat kat artırmaIarı için kaIpIerine huzur ve güven indirendir. GökIerin ve yerin orduIarı AIIah'ındır. AIIah hakkıyIa biIendir, hüküm ve hikmet sahibidir.




Tüm güzel duygularınızla birlikte niyeti 3 kez okuyun bunu yaparken pek çok kişinin güzel enerjisi ile bir araya gelip bir sevgi çemberine dahil olduğunuzun farkında olun ve birlikten kuvvet doğduğunun yüzlerce insanla aynı anda aynı şeye niyet ederek ne kadar büyük bir enerji alanına dahil olduğunun farkında olun.

KORUNMA DUASI:

Niyet ediyorum bu Niyet Çemberine sevgi ile katılmaya, ve bu Çemberde yer alan tüm arkadaşlarımla tüm güzel enerjim ve sevgimle bir araya gelmeye.. Bu niyet çemberinin üyelerinin fiziksel ve ruhsal olarak tamamen sağlıklı, mutlu, huzurlu, başarılı zengin ve bereketli olmalarını ve kendilerini çok iyi, güçlü, huzurlu, mutlu hissetmelerini seçiyorum. Niyet Çemberinde yer alan her bir gönül dostumun tamamen güvende olmasına ve bütünüyle korunmasına niyet ediyorum. Niyet Çemberinin bir parçası olarak bana gelen tüm olumlu enerjileri sevgiyle kabul ediyorum.



Ve son olarak:



Allahın Ya Hafiz ve Selam esmaları korunmak içindir sayısız sürekli dilinizde olması sizin etrafınızda koruma kalkanı oluşturacaktır. Ayrıca Ülkemizin geçtiği bu zorlu süreçte selameti ve feraha çıkması açısından "Ya Selam"çok önemli bir esmadır.
Şöyle bir niyet çemberi oluşturabiliriz. Her akşam yatmadan önce veya istediğiniz her zaman gözlerinizi kapatın ve ülkemizin etrafında tüm bu çalışmaya katılanlarla elele tutuştuğunuzu imgeleyerek esmalarınızı okuyun ve içeri doğru enerjinizi üfleyin


Misket Limonlu Ağızda Dağılan Minik Kurabiyeler


Misket limonu veya lime (laym diye okunuyor) kendine has kokusu ve tadı olan bir turunçgil. Limon kullanılan hemen her yerde kullanıldığı gibi bence kendi başına özel tarifleri hakeden bir meyve. Yeşil limondan farkı çekirdeksiz olması ve biraz da tadı :)


Eğer denemediyseniz her zaman yaptığınız limonata tarifinizi mutlaka misket limonu ile de deneyin.

Ben  lime tadını çok çok sevdiğim için bu kurabiyede kullanmak istedim. Ağızda dağılan,  kıyır kıyır  kurabiyelerim oldu. Hem çay kurabiyeleri hem kahve kurabiyeleri diyebilirim çünkü ikisi için de çok uyumlu bir tat.


Kurabiyeleri yaparken püf noktanız tereyağını orta devirde iyice çırpmak olacak. Bunun için mutlaka oda sıcaklığında tereyağ kullanın. Tereyağ yerine margarin kullanmak isterseniz kullanabilirsiniz tercih ediyorsanız ama içeriğindeki su oranı olabildiğince düşük olmalı. Bunun için özellikle hamur işi için olanları tercih edin.

Bu tarifi portakal kabuğu veya limon kabuğu kullanarak da yapabilirsiniz.



Misket Limonlu Ağızda Dağılan Minik Kurabiye Tarifi

Yaklaşık 40-45 minik kurabiye için

225 gr tereyağ (oda sıcaklığında)
1 küçük boy yumurta
4 yemek kaşığı pudra şekeri (üzerlerine serpmek için de 2-3 yemek kaşığı daha gerekecek)
1 tutam  tuz
3-3.5 su  bardak un (yaklaşık 400-450 gram)
1/4 çay kaşığı kabartma tozu
2 misket limonunun kabuğunun ince rendesi
1 çay bardağı ufak çekilmiş fındık veya badem kırığı (tercihen)


Tereyağını mikser veya mutfak robotunda orta devirde 10 dakika kadar çırpın. (hızı yüksek olursa yağ ayrışmaya başlıyor, bunu istemiyoruz.)

Tereyağ iyice kremamsı ve pofuduk bir hal alınca pudra şekerini ve tuzu eleyip yine kremamsı olana kadar çırpmaya devam edin. Daha sonra yumurtayı ve misket limonu kabuklarını ekleyin ve iyice karıştırın. Unu, kabartma tozunu eleyin ve yavaş-orta devirde ele yapışmayan bir hamur haline gelene kadar iyice karıştırın. (Eğer yapışkan bir hamur elde ederseniz biraz daha un ekleyin) Hamur karıştırma aşamasında parça parça dağılabilir, bu normal ve böyle bir hamur istiyoruz ama elinizle şekil verdiğinizde dağılmaması gerek.

Bu aşamadan sonra kullanacaksanız fındık veya bademi ekleyin ve iyice karıştırdığınızdan emin olun.
 
Hamuru 4 parçaya ayırıp her birini temiz bir yüzeyde yuvarlayarak yaklaşık 3-5 cm çapında uzun silindirler elde edin. Bir poşetle veya streç film ile sarıp 30 dakika kadar dolapta soğutun. Daha sonra 1 cm kalınlığında dilimleyerek fırın tepsinize dizin. 175Cye önceden ısıtılmış fırında 10-15 dakika üzerleri  hafif kızarana kadar pişirin

Hamura elinizle şekil verecekseniz minik minik toplar yapıp üzerlerine bastırıp biraz düzelterek pişirme kağıdı serdiğiniz tepsiye dizin ve 175Cye önceden ısıtılmış fırında 10-15 dakika üzerleri  hafif kızarana kadar pişirin.

Ilıyınca pudra şekerine bulayın. Afiyet olsun! Denerseniz sonuçları bekliyorum :)

(Pişirme süresi kurabiyelerin büyüklüğüne göre artık azalabilir bu yüzden tek lokmalık kurabiyeler yapacaksanız mutlaka gözünüz fırında olsun, fazla pişince bir şeye benzemiyor kurabiyeler :D )

...


Karşındaki asla senin istediğin gibi olmayacaktır. O kendi gibidir!
Seviyorsan uyumlu ol; sevmiyorsan sana uyanı ara! Zorlama sonuçsuzdur.
- - -
“#Allah, her bir insanı, bir gaye ve bir amaç için yaratmıştır; ki kişi, ancak, o yaradılış amacına uygun olarak kendisine kolaylaştırılmış davranışları ortaya koymak suretiyle, #Yaratan’ın yaratış hedefine ulaşır… Ki; bu da onun fıtrî kulluğudur!”
Eğer bu cümlenin mânâsı beynimizde yer ederse; bu cümlenin anlamını idrak edersek; bu anlamı hazmedebilirsek; bizde kızma ve sinirlenme, eksik, yanlış, kusur görme gibi hâller kalmaz!
Biliriz ki, o kişinin yaratılış amacı, senin yanlış dediğin, kusurlu bulduğun davranışı ortaya koymaktır!
Zaten, böyle bir davranışı ortaya koymak amacı ile yaratılmış bir kimseye, “Niye bunu böyle yapıyorsun?” demeye senin hakkın var mı? Sen böbrekten, kalp görevi yapmasını bekleyebilir misin?
İşte bu tek cümle, Kurân-ı Kerîm’in anlattığı SİSTEM ve DÜZENİN özü ve özetidir!..
AHMED HULUSİ-


"Her şeyde bir hayır olduğunun bilincinde ol ve de bil ki, her deneyim senin büyümene ve olgunlaşmana yardımcı olması için sana verilmiştir.



"Her şeyde bir hayır olduğunun bilincinde ol ve de bil ki, her deneyim senin büyümene ve olgunlaşmana yardımcı olması için sana verilmiştir. Sen, deneyimlerini ilk elden bizzat yaşamasan, insanları anlayamaz, onlara kalbini açamazdın. Tam tersine, onlara mesafeli durur, onları yargılar ve kınardın. Ne kadar zor ya da garip olsalar da deneyimler, sana belli bir amaçla verilmiştir; o yüzden, o amacı bulmak için kendine zaman tanı. Her şeyin içinde Yaradanın elini görmeye gayret et. Hiçbir şeyin tesadüf olmadığını ve şans ya da güzel rastlantı diye bir şeyin bulunmadığını anlamaya çalış. Kendine en iyiyi ya da en kötüyü çekebileceğinin farkında ol. Kendine çektiğin huzur, berraklık, rahatlık ya da kaos ve kargaşa olabilir. Bu senin içinden gelir, senin bilinç seviyenden gelir. O yüzden etrafındakileri suçlamamalısın. Bir salyangoz her şeyini kendiyle beraber taşır, evini bile. Sen de her şeyini içinde taşıyorsun ve de dışarı yansıyan da budur."


İçimideki kapıları açmak