Bir önceki postta da bahsettiğim gibi Akçay'dan günübirlikte olsa Ayvalık'a geçtik..
Ayvalık'a biz Pazar günü gittik ve şehre girer girmez de hemen bir semt pazarı gözümüze çarptı..
Benim pazar sevgimi bilen babamız duralım mı baakacakmısın derde ben istemez miyim?
Çocuklar biraz mırın kırın etselerde onlarıda ikna ettim ve doğruca pazarda aldım soluğu....
Bendeki de ne şans ama değil mi orda bile bi pazara denk geldim..
Pazarı sindire sindire gezdim..
Gezerkende ne yana bakacağımı şaşırarak gezdim..
Sebzeler tazecikti almayı eve götürmeyi o kadar istedim ki ama mümkün değil di ,tabi tatildeydik ve alacaklarımı ne yapacaktım ki?
Bir kaç meyveden ötesine geçemedim tabii..
İşte size köylülerin satmak için getirdikleri pazar lezzetlerinden bir kaç görüntü..
Kabak çiçekleri ve börülceler..
Sabah olduğu için çiçekler henüz solmamıştı ama az kalmıştı ...
Minicik çileklerin görüntüsü ağzımı sulandırmadı desem yeridir..
Kokularını da sizin için çekebilseydim keşke..
Bu kabacıklara ne demeli peki?
Pazarda en ilgimi çekenlerde bu kabacıklar oldu ..
İsmi ne hoş değil mi?
Bu kabaklar öyle bildiğimiz gibi büyük, açık renkli değil ; küçük mü küçük, yeşil mi yeşil, tazecik böylesini ben İstanbulda hiç görmemiştim. (inanın fotoğraftakilerden daha da küçüktüler)
Bamyalar öyle bildiğimiz gibi minicik değil uzun uzundular ..
Sanırım Ege Bölgesinde böylesi de makbul...
Ve deniz börülceleri daha önceki postlardan birinde salatasını paylaşmıştım bu güzellerin..
Bu da sevilen bir bitki..
Ama İstanbulda gördüklerimden daha bi soluktular..
İstanbul pazarlarında ki gibi el kadar değil ,kucak kucaktılar..
*
Pazar maceramdan sonra Ayvalık'ın merkezine doğru süzülüverdik .
Vakit öyle sonraları olduğu için karnımız acıktı doğal olarak..
Ayvalığa gitmeden önce Ayvalığın Türkiye'nin en iyi zeytinyağlı yemeklerinin yapıldığı yer olduğunu okumuştum biryerlerde...
Girit Mutfağı lokantasıda ziyaret edilmek üzere aklımdaydı..
Burası günlük yemek yapılan ve öğleden sonra 15:00 gibi kapanan bir lokantaymış .
Bir süre aradıktan sonra babamızı ikna ederek telefonla arattık ve yerini tarif ettirdik..
Telefondaki cevap ne olsa beğenirsiniz. Kapalıyız beyefendi :((
Günlerden pazar olduğu için ve Yunan turistlerin bizden önce teşrif etmeleri nedeniyle yemekler bitmişti..
Ama incelik gösterip başka bir yeri tavsiye etmeleri hoş oldu..
*
Çocuklar tercihlerini Ayvalık tostundan yana kullandılar..
Ayvalığa gelipte bir Ayvalık klasiğini tadmamak olmazdı ..
Bakmayın böyle dediğime bizim ki biraz da mecburiyetten ,gerçi iyi de oldu çocuklar sevdiler bu lezzeti..
Daha sonrasında diğer Ayvalık klasikleri sakızlı dondurma , sakızlı kurabiye , Zeytinyağlı baklava ve yine zeytinyağlı lor tatlısını denedik..
Bizim Ayvalık gezimiz biraz lezzet testi gibi geçti sebebi ise ziyaret için hafta sonunu seçmemiz..
Her yer kapalı ve sanki şehirde incin top oynuyordu..
Fakat anlamadığım şey bu sakinlikte arabamızı parkedecek yeri zorla bulduk..
Evet dondurma da kalmıştık ;anlatmaya devam ediyorum.
Üstte çocukların elindeki mavi dondurmaların rengini satıcı ısrarla doğal olduğunu söylese de pek inanamadım doğrusu.. Ama çocuklar sevdiler bu maviyi..
En güzeli sade sakızlı ve karadutlu olanıydı bence..
Bizin küçük hanımada dondurmadan ufacık taddırdık .
O bile tam not verdi sanırım bu lezzete gözler kocaman açıldı çünkü baksanıza..
Sonrasında dondurmacının tam da karşı sokağına düşen Güler pastanesinde aldık soluğu..
Güler pastanesinin sakızlı zeytinyağlı kurabiyeleri dillere destanmış..
Eeeee buralara kadar gelmişken deneyip testetmeden olmazdı..

Görüntüye bakarsanız normal kurabiye, pastane derseniz mütevazimi mütevazi..
Üst sırada ki sakızlı kurabiyelerin tadı bir harikaydı Bildiğiniz un kurabiyelerinin sakızla harmanlanmış hali.
Sakızdan sadece kurabiye yapılmıyor Lor tatlısı da var. Oda altta sol köşedeki.
Zeytinyağlı baklavayı pek tadamadık sadece bakmakla yetindik..
MEŞHUR SAKIZLI KURABİYE 'nin tarifinide verelim de tam olsun..
Malzemeler
1 paket tereyağ(250gr)
2 tane yumurta
1 su bardağı toz şeker
1 su bardağı nişasta
1 paket kabartma tozu
1 tatlı kaşığı dövülmüş damla sakızı
Aldığı kadar un( yaklaşık 2-3 su bardağı un gibi)
Yapılışı
Önce tereyağı kaynatmadan eritetim ve soğusun
Hamuru yoğuracağımız kabın içine erimiş tereyağı, şekeri koyalım.
Bunun içine nişastayı, yumurtaları, kabartma tozunu ve damla sakızını, aldığı kadar unu kulak memesi kıvamında hamuru yoğurarak hazırlayalım. Hamurumuz yarım saat dinlensin.
Hamura yukarıda görüldüğü gibi yuvarlak şekil verelim. Yumurta beyazına batıralım sonrasında da bolca susama bulayalım.. Fırın tepsisine yağlı kağıt serelim. Kurabiyeleri yerleştirelim. 170 derecede üzerleri çok kızarmadan pişirelim.
Ayvalığa giderken ve dönüşte yol boyunca deniz ve zeytin ağaçları bize eşlik etti..
Ayvalıktada bir çok yerde bu zeytinyağı ve türevi ürünlerden bulabilirsiniz..
Üstte ki saksılar ne hoş değil mi?
Ayvalık kent merkezi kiliseleri ve yaşı bir asırı doldurmuş olan eski Rum evleri ile meşhurmuş.
Eski kilise yeni camisi görülüyor yukarıda Agios Yannis Kilisesi bugünün cami olarak kullanılan Saatli camisi..
Akçay'a dönüş anımız
Ve kapalı kepenkler boş ve daracık sokaklardan aracımızı parkettiğimiz otoparka doğru yürürken,
çocuklarla ülkemizin ne kadar güzel bir yer olduğunu konuşurken......
*
Aslında Ayvalıkda keşfedilecek daha çok şey ve yer olduğunun farkındaydık ama kısacık zamana sığdırabildiklerimiz bunlar oldu..